Pasifik ada ülkelerinde hakimiyet için ABD ve Çin kıran kırana rekabete tutuştu

0

Son zamanlarda giderek artan Çin-ABD rekabeti, Çin’in Pasifik ada ülkeleri üzerinde hakimiyetini artırmaya çalışması ve ABD’nin de Çin’in etkisini dengelemek için ada ülkeleriyle ortaklığını güçlendirmek istemesiyle bu bölge üzerinde yoğunlaştı.

Washington ile Pekin arasında son dönemde jeopolitik rekabet ve gerilimler artarken ABD Başkanı Joe Biden’ın liderliğinde 28-29 Eylül’de Washington’da ilk defa ABD-Pasifik Ada Ülkeleri Zirvesi düzenlendi.

Zirve, Çin’in Solomon Adaları’yla imzaladığı güvenlik anlaşması, ada ülkelerine ziyaretleri ve ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’ı ziyaretinin ardından, ABD-Çin rekabetinin oldukça tırmandığı bir zamanda yapıldı.

Zirveye tepki gösteren Çin, ABD’yi “iş birliği adına jeopolitik çekişmelere girmekle” ve “Pasifik adaları bölgesine blok çatışması getirmekle” suçladı.

Bunun yanı sıra Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, “iş birliği adına jeopolitik çekişmelere girmeyeceklerini” vurguladı.

Dünyanın da yakından takip ettiği ABD-Çin rekabetinin Pasifik’te yoğunlaşması, ada ülkelerini “süper güçlerin nüfuz savaşının ortasında kaldıklarını” düşünmeye sevk etti.

Ancak Pasifik ada ülkeleri, iş birliklerinde iklim krizi başta olmak üzere kalkınma, ekonomik gelişim ve güvenlik gibi alanlara öncelik verilmesine ihtiyaç duyuyor.

Mikronezya, Marshall Adaları, Papua Yeni Gine, Solomon Adaları, Samoa, Tuvalu, Tonga, Fiji, Cook Adaları, Fransız Polinezyası, Yeni Kaledonya ve Palau liderlerinin yanı sıra Vanuatu ve Nauru’dan temsilcilerin katıldığı iki günlük zirvenin ardından, 11 maddelik “ABD-Pasifik Ortaklığı Bildirgesi” imzalandı.

ABD ve Pasifik ada ülkeleri zirveyle, “ortaklığı güçlendirme, pasifik bölgeciliğini destekleme, iklim kriziyle öncelikli birlikte mücadele etme, ekonomik ve kalkınma iş birliğini geliştirme ve ‘Mavi Pasifik’te barış ve güvenliği koruma” taahhüdü verdi.

Bildirgeyle liderler, büyük ya da küçük herhangi bir ülkenin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini baltalamaya yönelik tüm çabalara karşı çıktıklarını vurgularken, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşı da kınadı.

Bildirgeyi imzalayanlar arasında, Çin ile yakın zamanda bir güvenlik anlaşması yapan ve Washington’daki bildirgeyi imzalamayacağı düşünülen Solomon Adaları Başbakanı Manasseh Sogavare de yer aldı.

Öte yandan zirvede konuşan ABD Başkanı Joe Biden, Pasifik ada ülkelerindeki programlara 810 milyon dolardan fazla yardımda bulunacağını ilan etti.

Buna göre, söz konusu yardımların 330 milyon doları yeni yatırımlara ve iklim değişikliğine ilişkin programlara gidecek.

ABD-Pasifik Ada Ülkeleri Zirvesi, Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi’nin 8 ülkeyi kapsayan Pasifik adaları turuna başlamasından kısa süre sonra haziranda duyurulmuştu.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, 30 Eylül’de yaptığı basın toplantısında, Pasifik ada ülkelerinin büyük güçler arasındaki herhangi bir rekabette “satranç taşları” olarak görülmemesi gerektiğine işaret etti.

Mao, “ABD’nin, iş birliği adına jeopolitik çekişmelere girmek ve Pasifik adaları bölgesine blok çatışması getirmek yerine, iklim değişikliğine yanıt vermede ve kalkınma ve canlanmayı gerçekleştirmede Pasifik adalarını gerçekten desteklemesini umuyoruz.” açıklamasında bulundu.

Pasifik ada ülkelerinin egemenliğine ve iradesine saygı duyduklarını kaydeden Mao, kendi iradelerini “asla başkalarına dayatmadıklarını” veya “herhangi bir üçüncü tarafı hedef almadıklarını” vurguladı.

Mao, iş birliklerinin Pasifik ada ülkelerince sıcak bir şekilde karşılandığını belirterek “İş birliği adına jeopolitik çekişmelere girmeyeceğiz.” değerlendirmesini yaptı.

Öte yandan, Çin Komünist Partisinin yayın organı Global Times, konuyla ilgili yayımladığı başyazıda, zirveyi “tarihi” ve “dönüm noktası” olarak niteleyen Washington’ın zirvenin önemini abarttığını ileri sürdü.

ABD’nin bu adımı “ABD’nin bölgeyi kazanmak için yapmış olduğu bir dizi eylemin yeni bir hamlesi” olarak değerlendirilirken, ABD’nin taahhütlerini yerine getirme konusundaki endişelere yer verildi.

Çin, 20 Nisan’da Solomon Adaları ile “güvenlik alanında iş birliğine yönelik hükümetler arası çerçeve anlaşması” imzalamış, ABD, Avustralya ve Yeni Zelanda hükümetleri, “detaylarının şeffaf şekilde paylaşılmadığını savunarak” anlaşmaya ilişkin endişelerini ifade etmişti.

Öte yandan Solomon Adaları ve Çin arasında imzalanan güvenlik anlaşması, Çin’in gelecek süreçte ülkede askeri üs kurmasına izin verebilme ihtimali ileri sürülerek ABD, Japonya, Yeni Zelanda ve Avustralya’da kaygı uyandırmıştı.

Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi’nin mayıs ve haziranda Pasifik bölgesinde 8 ülkeyi kapsayan turunda Çin’in Solomon Adaları ile imzaladığı güvenlik anlaşmasına benzer bir iş birliği çerçevesini, diğer Pasifik ada ülkelerine çok taraflı genişletmek istediği ileri sürülmüştü.

Washington, acil iklim zorluklarını ve artan jeopolitik gerilimleri gerekçe göstererek şubat ayında Pasifik ada ülkeleriyle ilişkilere yönelik “Hint-Pasifik Stratejisini” yayınlamıştı.

“Pasifik adalarında dayanıklılık inşa etmek için ortaklıklar kurmayı” hedefleyen strateji, Biden yönetiminin ABD’nin Hint-Pasifik’teki uzun vadeli konumunu ve bağlılığını güçlendirmeye kararlı olduğunu vurgulamıştı.

Bu stratejiyle ABD, “Pasifik adaları da dahil olmak üzere Güney Asya ve Okyanusya’ya kadar bölgenin her köşesine odaklanacağını” ilan etmişti.

Beyaz Saray, Washington’un Papua Yeni Gine ile bir savunma iş birliği anlaşması konulu müzakerelere yakında başlamayı planladığını duyurmuştu.

Washington ayrıca, Solomon Adaları da dahil olmak üzere Pasifik adaları ile FBI eğitimini hızlandırmak için 2,8 milyon dolar sağlamayı kabul etmişti.

ABD, öte yandan Kiribati, Tonga ve Solomon Adaları’nda bu yıl büyükelçilik açma sözü vermişti.

Leave A Reply

Your email address will not be published.